
Yargılamıyor, kategorize etmiyor, yaşayıp deneyimleyerek ilerlemeyi tercih ediyor. Çünkü herkesin bir hikayesi olduğuna ve hikayelerin hemen değil, zamanla ortaya çıkacağına inanıyor. Peki ya onun hikayesi? Simge net bir duruşta, etkileyici bir aura’da, kısacası kusursuz olma yolunda karşımıza çıkıyor.
GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE RÖPORTAJ: SALİH DEVRİM
Bazen etrafımızda gelişen olayların akışı oldukça hızlı olabiliyor. İyi ya da kötü fark etmez; yaşadıklarını sindirebildiğin, geçmişi düşünüp ona göre geleceğe yön verdiğin bir dönemde misin? Neler hissediyorsun şu sıralar; akışa teslim mi, kontrollü bir ilerleyiş mi?
Şu sıralar kontrollü bir şekilde akışa teslimim diyebilirim. Hayat her zaman bizim planladığımız gibi gitmiyor; bazı şeyler senin dışında gelişiyor ve o anlarda teslim olmayı öğreniyorsun. Ama tamamen kendini boşluğa bırakmak da bana göre değil. Ben genel olarak kendi işinin kontrolünü elinde tutmayı seven biriyim. “Kontrol neydi?” diye sorsan, benim için bu: Teslim olurken bile bilinçli kalmak. Yani evet, bazı şeylerin akmasına izin veriyorum ama o akışta savrulmuyorum. Yönümü, niyetimi, sınırlarımı biliyorum. Geçmişe dönüp baktığımda, bugün geldiğim noktada kendimi çok daha farkında hissediyorum. Daha temkinliyim, daha kontrolcüyüm ama bu beni sıkıştıran bir şey değil; tam tersi, daha huzurlu hissettiriyor. Ne yaptığımı, neyi neden yaptığımı biliyorum. Şu an hayatımda ilk kez bu kadar netim.
Dijitalleşmeyle beraber ortaya çıkan personalarla da karşılaşıyoruz. Gerçeklikten uzak da olsa; isteyen istediği gibi görünebiliyor. Resmen algılarla oynanılan bir arena. Senin de bu arenaya katıldığın oluyor mu?
Açıkçası ben algılarla oynadığımı düşünmüyorum. Yani bir ‘‘persona’’ yaratmak gibi bir çabam hiç olmadı. Sahnedeki benle gündelik hayattaki ben arasında ufak farklar olabilir ama o da doğaldır zaten. Özünde değişen bir şey yok. Ben doğal bir kadınım. Sosyal medyada da, günlük hayatta da, sahnede de hep aynı kişiyim. Olduğum gibiyim. Gerçekliğimi bozmadan, kendim olarak kalmak bana iyi geliyor. Çünkü inanıyorum ki insanlar artık ‘gerçek’ olanı görmek istiyor. Rol yaparak bir yere kadar gidebilirsiniz ama samimiyet her zaman bir adım öndedir. Yani kısacası; bu dijital arenaya katıldığım oluyor ama başka biri gibi davranarak değil, gerçek simge olarak!
Herkesin bir duruşu vardır aslında; iyi ya da kötü, gerçek ya da sahte. Hayatına yeni giren insanları analiz ettiğinde yanılabiliyor musun, yoksa ilk görüşte tanımlayabilenlerden misin?
Ben duygularımı herkese aynı mesafede açan biriyim. Karşımdaki insan kim olursa olsun, önce kendi dengemi koruyarak yaklaşırım. Ama şu da bir gerçek: İlk görüşte her şeyi anlayanlardan değilim. Zamanla tanımayı, zamanla çözmeyi tercih ediyorum. Çok fazla sorgulayan biri değilim; daha çok güvenen taraftayım. Biri hayatıma girdiğinde onu analiz etmektense, önce deneyimlemek isterim. O ilişki nasıl şekillenecek, nereye evrilecek, gerçek mi sahte mi… bunları süreç içinde anlamaya çalışırım. Belki bu yüzden bazen yanıldığım da oluyordur ama bu da hayatın bir parçası. Ben anlamayı seçiyorum. Yargılamadan, kategorize etmeden, biraz yaşayıp görerek ilerliyorum. Çünkü herkesin bir hikâyesi var. Ve o hikâyeyi hemen değil, zamanla duyabiliyorsun.
Mesleğini, ikili ilişkilerini, rutinlerini, kısacası her şeyi bir kenara bırakıp arınma olarak nitelendirdiğin anlarda nasıl bir kişiliğe bürünüyorsun?
Aslında ben bir kişiliğe bürünmüyorum. Çünkü zaten hep aynı yerdeyim. İşim, tempom, ilişkilerim, sosyal hayatım bir kenara çekildiğinde elbette daha sakin, daha dingin, daha içe dönük bir halim oluyor ama bu farklı bir kişiliğe geçmek değil… Bu sadece öz halime dönmek.
Ben yine aynı Simge’yim. Sahnedeki, stüdyodaki, evdeki ya da tatildeki Simge arasında derin farklar yok. Sadece biraz sessizleşiyorum. Kendime daha çok kulak veriyorum. O kadar. Ama özü değişmeyen bir ben var. Ve bu dengeyi korumak, bu ‘‘aynı kalabilme’’ hali; bana en büyük konforu sağlıyor
Karmaya inanır mısın; bazen kurduğumuz bir cümlenin, keskin konuştuğumuz bir konunun geri dönüşü olabiliyor. Dikkat ettiğin bir durum mu?
Evet, karmaya inanıyorum. Ve sadece ona değil, kelimelerin gücüne de inanıyorum. Çünkü gerçekten söylediğimiz her şeyin bir enerjisi var. Bu enerjiyi küçümsememek gerekiyor. Bazen ağzımızdan çıkan bir cümle, tahmin bile edemeyeceğimiz şekilde geri dönebiliyor.
Ben de bunu hayatımda defalarca deneyimledim. O yüzden cümlelerime çok dikkat ediyorum. Negatif söylemlerden uzak durmaya çalışıyorum. Daha olumlu düşünerek, pozitif kalmaya gayret ediyorum çünkü bunun sadece beni değil, çevremdeki herkesi etkilediğini fark ettim. Kısacası, ne düşünüyorsak oyuz, ne söylüyorsak onu yaşıyoruz gibi geliyor bana.

Pamuk Pars start’a bastı, Süpriz bir projeyle sevenlerinin karşına cıkmaya hazırlanıyor

Erkan Sönmez & Sevgi Çelebi Yine Muhteşem bir düet ile dinleyicilerine bir singe eserle merhaba dediler.

En Moda 2025 Uluslararası Ödül Töreni 11. Kez Işıltısıyla Büyüledi

Oryantel Duygu, Bodrum Sahnesinde Büyüledi!

GÜLER DEMİR’DEN MÜZİĞE MUHTEŞEM DÖNÜŞ: “GÖNLÜMDE GÜLER VAR” PROJESİYLE SEZEN’E VE YILDIZ’A SELAM

BERKAY ROPORTAJI